Her birinin manası ve çağrışımlarının güzelliği ile tebessüm etmiş azğzımızdaki sözcüklerimizin aslında ne de güzel olduğunu hatırlamıştık. İlçemizin sözcük dağarcığında hâlâ yaşayan bu sözcüklerimizi zihnimin ruhumun ve mana iklimimin en güzel köşesine yerleşmesine vesile olan büyüklerime minnettar olduğumu belirterek üçünzü yazımızın sözcüklerinden bahsetmeye geçeyim.
Çemlemek
Genellikle “yemek yerken, iş tutarken” ağzımızdan çıkan çemlemek sözcüğü “kolları ve paçaları yukarı doğru toplamak” manasında kullanılmaktadır ilçemizin ağzında. Bir de öfkeli bir anda “bana elimi ayağımı çemleticiler herhalde” diyenimizin ağzından “müdahale etme, hakkını savunmak için yapılan hamle” manasında da çıkmaktadır. Çemlemek birçok görüntü zihnimde canlansa da ilk olarak tarhana yoğurmak için bakır teşlerin başında bekleyen kadınlarımız canlanıyor. Ne güzel bir görüntüdür değil mi? Burcu burcu kokan bol kekikli, çörek otlu tarhana bir de yayla biriktirilmiş ise daha da mest eden tarhana yoğurdu ile bakız kazanlarda pişmiş tarhana aşını buluşturan kadınlarımızın manzarası.
Çepel
Çemlemek dedik, tarhana dedik de “Çepel” sözcüğünden bahsetmesek elimiz ayağımız çepel olurdu. Ağzımızdan çıkarken bile manasında olduğu gibi yapışkan kıvamda çıkıyor. Çünkü çepel “yapışan, sıvanan kirlilik” manasına gelmekte ilçemizin ağzında. Bol yağlı düğün sulusu yediysek ağzımız çepel olur, halka tatlı yediysek elimiz çepel olur, tarhana yaparken çepel olmadık yerimiz kalmaz. Okurken elleriniz yapış yapış oldu değil mi?
Sümbül
Siz hiç sümbül çıktınız mı, ya da sümbülden düştünüz mü? Aman efendim sümbül mis kokulu, edebiyatta sevgilinin mis kokulu dağınık saçlarını ifade eden, Peygamber Efendimiz (s.a.v) mübarek terininn kokusu temsil eden rengiyle gözümüzü, kokusuyla da burnumuzu şenlendiren bitkiye çıkılır, bu güzel birkiden düşülür mü diyenlerimiz varsa hemen ilçemizin ağzındaki çıktığımız, indiğimiz, düştüğümüz sümbülün manasını söyleyivereyim. Merdiven. Evet, evet merdiven. Merdivene sümbül diyoruz ilçemizde. Hem sümbül çiçeği de merdiven gibi kat kat değil mi üst üste değil mi çiçekleri, bizleri kokusu ve rengiyle merdiven misali yukarılara çıkarıp, gözlerimizi aşağıya baygın baygın edip düşürmüyor mu? Evet merdivene; sümbül adını bu sebepten bile söyleme ihtimali var atalarımızın. Yazarın hayal gücü de diyebiliriz.
Ağzı tatsız, goynu dolu, guzlacı
Hamile, gebe dememişiz de ağzımızda, ağzı tatsız demişiz. Hamileliğin ilk evrelerini ifade eden bu sözcük ne hoş değil mi? yemeden içmeden kesilen, her şeyden tiksinen anne adayı için “ağzı tatsız” gibi bir tanımlamayı kullanmak çok zarif kullanım.
Goynu dolu ve guzlacı da yine “hamile, gebe” manasına gelen sözcükler ağzımızda.
Göbelek
Hava güze dönüp, sonbahar yağmurları başladığında Öksüz Dağı başta olmak üzere güzel ilçemizin miz kokulu kamalaklarının dibinde toprağın altından çıkan o yemelere doyulmayan, yemesi gibi toplaması da insanı mutlu eden “mantara” ağzımızda göbelek deniliyor. Göbelek derken bile ağzımızdan hem kendi bombeliği hem de toprağı yerinden haberdar eden bombeleştirmesi gibi bir bombeleşme oluyor. Yüksek sesle bir göbelek deyiverince yazar haklı diyeceksiniz. Göbelek. Tavası, sulusu, ateşte pişirilmesi ne tatlı olur.
Uluk
“Çürümüş” manasında kullandığımız “uluk” sözcüğü aslında tam manasıyla çürümek gibi değil. Çürüme aşamasından evvelki evre de diyebiliriz. Elma, armut, şeftali, patates, soğan, domates, hurma, salatalık, kabak gibi yiceklerin çürümesini ağzımız uluk sözcüğü ile ifade ediyor. Bir de elma, armut, şeftali toplanma zamanı geçti ve ağaçta çürüyemeye başladı ise meyveler “başında uldu.” diye veryansın edilir. “İçi ulmak, -yatalak hastanın bası yaraları için- omaları ulmuş, hatta hastalıklı olarak görülenler için “iyice uluk” denilmektedir. Hatta öyle bir beddua var ki “ulumuna kurtlar düşsün diye” içler acısı bir hâl.
Ela bila
Üzerinde benekleri ile gördüğümüzde neşe kaynağımız olan kırmızı ceketinin üstüne siyah benekleri ile yaratılış harikası olan bilindik adıyla “uğur böceği”, ilçemizin ağzında ela bila olarak tanınmaktadır. Hatta öyle bir tanınır ki uçurmak için bir de tekerleme söylenir: “Ela bila uç da git, ananı babanı kurt yemiş sen de git” diye söyleyince parmaklarımızın ucundan usulca uçar gider. Dilimizden anlar mı bilinmez ama ana babasının kaybının acısı her dilde aynı olduğu için belki de hissedip kanatlarını açar ve ister istemez havalanır.
İtibunnu
Nerden geldi, neden dedik, nasıl dedik bilinmez ama bahar aylarında güzel çiçekleri ile çalıların en süslüsü unvanı verdiğim “kuşburnu bitkisine” ilçemiz ağzında “itibunnu” diyoruz. Nereden geldiğine dair tahminim var gerçekten de köpeklerin burnunu anımsatmıyor mu? diyeceksiniz ki “ey yazar, senin hayal gücünün ürünü”. Peki, neden itibunnu demişiz kuşburnuya o zaman?
Hellemek
Ağzımızda “Bulunduğu yerden genellikle öne doğru atmak, fırlatmak, hareket ettirmek manasına sahip olan “hellemek” sözcüğünü de yazmadan geçmek istemedim. “Toprağı kürekle hellemek, odun hellemek” gibi sözcük grubu oluşturuyor bu sevimli sözcüğümüz. Hellemek ile bağlantılı olan sözcüğümüz aklınıza geldi mi? Büyük hüçük herkesin sallanmaktan hoşlandığı salıncağa verdiğimiz o isim “hellangaç”. Evet, salıncakta da duranı ileri doğru hareket ettiriyoruz.
Kürelemek
“Hele şunu beri kürele, hele şunu öte kürele, lafı ortaya küreledi” diye cümlelerin içinde geçem ağzımızdaki kürelemk sözcüğünün manasını siz de bağlamdan çıkarmış olmalısınız. Fırlatmak, orta yere atmak gibi anlamları içermektedir bu güzel sözcüğümüz. Kavga esnasında kagvayı anlatan kişinin ağzından heyecanla çıkan “bir küreledim adamı ki…” diye başlayan cümlenin içinde de duyulması mümkündür.
Kalemimizin ucundan epey bir sözcük kireledik siz kıymetli okuyucularımızın okumaları için. Bakalım diğer yazımızda ağzımızdaki sözcüklerden hangisi çıkıverecek.
Selametle ve muhabbetle sevgili okurlar…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Tuğba Kumru
AĞZIMIZDAKİ SÖZCÜKLER / 3
AĞZIMIZDAKİ SÖZCÜKLER / 3
Ağzımızdaki Sözcükler yazı dizimizin ilkinde yazımızda “acer/acar, çingil, şirinlik, horanta, cangama, çapıt, uflak, kökezimek, tusturuk, kuymak” sözcükleri üzerine ikincisinde ise “hırtmak/ portmak, çörpeşik, tiringiz, mehesiz, mırs, pirpirim, bötlemek, ımıl ımıl” sözcüklerimiz hakkında yazıp söylemiştik.
Her birinin manası ve çağrışımlarının güzelliği ile tebessüm etmiş azğzımızdaki sözcüklerimizin aslında ne de güzel olduğunu hatırlamıştık. İlçemizin sözcük dağarcığında hâlâ yaşayan bu sözcüklerimizi zihnimin ruhumun ve mana iklimimin en güzel köşesine yerleşmesine vesile olan büyüklerime minnettar olduğumu belirterek üçünzü yazımızın sözcüklerinden bahsetmeye geçeyim.
Çemlemek
Genellikle “yemek yerken, iş tutarken” ağzımızdan çıkan çemlemek sözcüğü “kolları ve paçaları yukarı doğru toplamak” manasında kullanılmaktadır ilçemizin ağzında. Bir de öfkeli bir anda “bana elimi ayağımı çemleticiler herhalde” diyenimizin ağzından “müdahale etme, hakkını savunmak için yapılan hamle” manasında da çıkmaktadır. Çemlemek birçok görüntü zihnimde canlansa da ilk olarak tarhana yoğurmak için bakır teşlerin başında bekleyen kadınlarımız canlanıyor. Ne güzel bir görüntüdür değil mi? Burcu burcu kokan bol kekikli, çörek otlu tarhana bir de yayla biriktirilmiş ise daha da mest eden tarhana yoğurdu ile bakız kazanlarda pişmiş tarhana aşını buluşturan kadınlarımızın manzarası.
Çepel
Çemlemek dedik, tarhana dedik de “Çepel” sözcüğünden bahsetmesek elimiz ayağımız çepel olurdu. Ağzımızdan çıkarken bile manasında olduğu gibi yapışkan kıvamda çıkıyor. Çünkü çepel “yapışan, sıvanan kirlilik” manasına gelmekte ilçemizin ağzında. Bol yağlı düğün sulusu yediysek ağzımız çepel olur, halka tatlı yediysek elimiz çepel olur, tarhana yaparken çepel olmadık yerimiz kalmaz. Okurken elleriniz yapış yapış oldu değil mi?
Sümbül
Siz hiç sümbül çıktınız mı, ya da sümbülden düştünüz mü? Aman efendim sümbül mis kokulu, edebiyatta sevgilinin mis kokulu dağınık saçlarını ifade eden, Peygamber Efendimiz (s.a.v) mübarek terininn kokusu temsil eden rengiyle gözümüzü, kokusuyla da burnumuzu şenlendiren bitkiye çıkılır, bu güzel birkiden düşülür mü diyenlerimiz varsa hemen ilçemizin ağzındaki çıktığımız, indiğimiz, düştüğümüz sümbülün manasını söyleyivereyim. Merdiven. Evet, evet merdiven. Merdivene sümbül diyoruz ilçemizde. Hem sümbül çiçeği de merdiven gibi kat kat değil mi üst üste değil mi çiçekleri, bizleri kokusu ve rengiyle merdiven misali yukarılara çıkarıp, gözlerimizi aşağıya baygın baygın edip düşürmüyor mu? Evet merdivene; sümbül adını bu sebepten bile söyleme ihtimali var atalarımızın. Yazarın hayal gücü de diyebiliriz.
Ağzı tatsız, goynu dolu, guzlacı
Hamile, gebe dememişiz de ağzımızda, ağzı tatsız demişiz. Hamileliğin ilk evrelerini ifade eden bu sözcük ne hoş değil mi? yemeden içmeden kesilen, her şeyden tiksinen anne adayı için “ağzı tatsız” gibi bir tanımlamayı kullanmak çok zarif kullanım.
Goynu dolu ve guzlacı da yine “hamile, gebe” manasına gelen sözcükler ağzımızda.
Göbelek
Hava güze dönüp, sonbahar yağmurları başladığında Öksüz Dağı başta olmak üzere güzel ilçemizin miz kokulu kamalaklarının dibinde toprağın altından çıkan o yemelere doyulmayan, yemesi gibi toplaması da insanı mutlu eden “mantara” ağzımızda göbelek deniliyor. Göbelek derken bile ağzımızdan hem kendi bombeliği hem de toprağı yerinden haberdar eden bombeleştirmesi gibi bir bombeleşme oluyor. Yüksek sesle bir göbelek deyiverince yazar haklı diyeceksiniz. Göbelek. Tavası, sulusu, ateşte pişirilmesi ne tatlı olur.
Uluk
“Çürümüş” manasında kullandığımız “uluk” sözcüğü aslında tam manasıyla çürümek gibi değil. Çürüme aşamasından evvelki evre de diyebiliriz. Elma, armut, şeftali, patates, soğan, domates, hurma, salatalık, kabak gibi yiceklerin çürümesini ağzımız uluk sözcüğü ile ifade ediyor. Bir de elma, armut, şeftali toplanma zamanı geçti ve ağaçta çürüyemeye başladı ise meyveler “başında uldu.” diye veryansın edilir. “İçi ulmak, -yatalak hastanın bası yaraları için- omaları ulmuş, hatta hastalıklı olarak görülenler için “iyice uluk” denilmektedir. Hatta öyle bir beddua var ki “ulumuna kurtlar düşsün diye” içler acısı bir hâl.
Ela bila
Üzerinde benekleri ile gördüğümüzde neşe kaynağımız olan kırmızı ceketinin üstüne siyah benekleri ile yaratılış harikası olan bilindik adıyla “uğur böceği”, ilçemizin ağzında ela bila olarak tanınmaktadır. Hatta öyle bir tanınır ki uçurmak için bir de tekerleme söylenir: “Ela bila uç da git, ananı babanı kurt yemiş sen de git” diye söyleyince parmaklarımızın ucundan usulca uçar gider. Dilimizden anlar mı bilinmez ama ana babasının kaybının acısı her dilde aynı olduğu için belki de hissedip kanatlarını açar ve ister istemez havalanır.
İtibunnu
Nerden geldi, neden dedik, nasıl dedik bilinmez ama bahar aylarında güzel çiçekleri ile çalıların en süslüsü unvanı verdiğim “kuşburnu bitkisine” ilçemiz ağzında “itibunnu” diyoruz. Nereden geldiğine dair tahminim var gerçekten de köpeklerin burnunu anımsatmıyor mu? diyeceksiniz ki “ey yazar, senin hayal gücünün ürünü”. Peki, neden itibunnu demişiz kuşburnuya o zaman?
Hellemek
Ağzımızda “Bulunduğu yerden genellikle öne doğru atmak, fırlatmak, hareket ettirmek manasına sahip olan “hellemek” sözcüğünü de yazmadan geçmek istemedim. “Toprağı kürekle hellemek, odun hellemek” gibi sözcük grubu oluşturuyor bu sevimli sözcüğümüz. Hellemek ile bağlantılı olan sözcüğümüz aklınıza geldi mi? Büyük hüçük herkesin sallanmaktan hoşlandığı salıncağa verdiğimiz o isim “hellangaç”. Evet, salıncakta da duranı ileri doğru hareket ettiriyoruz.
Kürelemek
“Hele şunu beri kürele, hele şunu öte kürele, lafı ortaya küreledi” diye cümlelerin içinde geçem ağzımızdaki kürelemk sözcüğünün manasını siz de bağlamdan çıkarmış olmalısınız. Fırlatmak, orta yere atmak gibi anlamları içermektedir bu güzel sözcüğümüz. Kavga esnasında kagvayı anlatan kişinin ağzından heyecanla çıkan “bir küreledim adamı ki…” diye başlayan cümlenin içinde de duyulması mümkündür.
Kalemimizin ucundan epey bir sözcük kireledik siz kıymetli okuyucularımızın okumaları için. Bakalım diğer yazımızda ağzımızdaki sözcüklerden hangisi çıkıverecek.
Selametle ve muhabbetle sevgili okurlar…